T.C. Mİllî Eğİtİm BakanlIğI
İSTANBUL / GÜNGÖREN - 50. Yıl Ahmet Merter İlkokulu

Çocuklar İçin Önemli Bir Yeti: Duygu Düzenleme (Regülasyon) Becerisi

Velilerimize her hafta sonu faydalı bilgiler sunmayı amaçlamaktayız.

Çocuk, anne, baba, öğretmen ve okul iletişimleri, çocuk gelişimleri üzerine yer alacak çalışmaları özenle okumanız ve faydalı olması dileğiyle...

Bu haftasonu için yazımız okulumuz rehber öğretmeni Dr. Fatih Usta'dan. Kendisine teşekkür ederiz.

Haftasonunda yayınlanan geçmiş yazılara, web sitemizin üst menüsünde bulunan "Veli Köşemiz - Faydalı Bilgiler" bölümünden ulaşabilir ve okuyabilirsiniz.

Çocuklar İçin Önemli Bir Yeti: Duygu Düzenleme (Regülasyon) Becerisi

Neden bazı çocuklar problemlerle daha aktif biçimde baş edebilirken bazıları baş edemiyorlar? Bazı çocuklar duygularından korkarken, diğerleri duygularını korkmadan özgürce ifade edebiliyorlar? Bazı çocuklar neden daha başarılı oluyorlar? Bu ve benzeri soruları artırabiliriz. Bugün sizlerle insan hayatı için çok önemli bir beceri olan duygu düzenleme becerisi hakkında bilgi vermek istiyorum. Duygu düzenleme becerisi, yoğun hisler içindeyken bile dengeli düşünebilme ve sonuçlarını öngörerek davranabilmeyi içerir. Hedef, duygulara teması ortadan kaldırmak değil, kendine ve çevreye zarar vermeden duygularımızı ifade edebilmektir.

Çocuk doğduğunda duygu düzenleme becerisinden yoksundur. Bu becerisi doğumla birlikte başlar ve temel bakım sağlayıcı olan anne ile kurulan ilişkilerin niteliğinden çok etkilenir. Çocuklar anne veya bakım sağlayan diğer yetişkinlerle kurduğu sevgi, kapsanma ve onaylanmaya dayalı ilişkilerle yavaş yavaş duygularını düzenleyebilir hale gelirler. Yaşamın ilk üç yılında çocuk hep iyi hissetmek, kötü duyguları deneyimlememek ve bir şekilde bilincinden uzaklaştırmak ister. Çünkü nörofizyolojik olarak iyi ve kötü yaşantıları bir arada tutacak bir gelişimsel olgunluğa henüz erişmemiştir. Çocukların engellenmeler ve olumsuz yaşantılar sonucu deneyimlediği negatif duyguları, bakım veren yetişkinlerce yatıştırıldıkça, çocuklarda yetişkinlerle kurmuş oldukları özdeşimlerle yavaş yavaş kendilerini yatıştırabilir, duygularını düzenleyebilir hale gelirler.

Başka bir yöntem bilmedikleri için "ağlama" çocukların doğumdan itibaren başvurdukları temel duygu düzenleme stratejisidir. Duygularını düzenleyebilmek için başka yöntemler öğrendikçe çocukların ağlamaları azalarak kaybolur. Örneğin çocuk düşüp dizini yaraladığında, bütün vücudu negatif duygularla dolar ve ağlamasıyla bir yetişkini yardıma çağırır. Bu deneyim ilk kez başına gelen bir çocuk yardıma gelen yetişkinin gözlerinin içine bakar. Eğer annesi durum karşısında sakin kalıp, çocuğun yaşamakta olduğu olumsuz duyguları kucaklayabilirse (canının çok yandığını biliyorum, çok acıyor, ama birazdan geçecek gibi) çocukta bir süre sonra yatışacaktır. Bu süreçte çocuk negatif bir duygu hissettiğinde, kendini nasıl yatıştıracağını, duygusunu nasıl düzenleyeceğini annesiyle kurduğu ilişki vasıtasıyla öğrenecek ve içselleştirecektir. Bir sonraki olumsuz yaşantıda annesine veya diğer bir yetişkinin yardımına daha az ihtiyaç duyacaktır. Ancak annenin duygu düzenleme becerisi zayıfsa, yaşanan olumsuz duruma panik bir biçimde tepki verirse çocukta bu panik duygusunu içselleştirecek ve daha sonraki negatif yaşantılarda da panik duygusuyla ne yapacağını bilemez halde bulacaktır kendisini. Tek başına bir deneyim tabi ki çocuğun duygu düzenleme becerisinin nasıl olacağını belirlemez. Ancak tekrar eden deneyimler çocuğun zihninde nöronal yolakların oluşmasına sebep olacaktır. Beynimizde bulunan "Ayna nöronları" vasıtasıyla çocuklara ifade etmeseniz de hissettiğiniz bütün pozitif veya negatif duygular çocuklarınız tarafından olduğu gibi algılanmaktadır. Özetle siz negatif duygular karşısında kendinizi nasıl yatıştırıyorsanız çocuklarınızda benzer biçimde kendilerini yatıştırmayı öğreneceklerdir. Örneğin negatif duygular karşısında dağılıyorsanız, ne yapacağınızı bilemiyorsanız veya kaçıyorsanız çocuğunuzun da benzer biçimde davranması çok olası. Tam tersine duygularınıza temas edip, onlardan kaçınmak yerine onları deneyimlemeyi seçiyorsanız çocuğunuz duygularına temas eden bir çocuk olacaktır.

Yapılan araştırmalar çocukların sosyal duygusal becerilerini geliştirirken sıklıkla anne-babalarını model aldıklarını ortaya koymuştur. Çocukla kurulan etkili iletişim çocukların duygu düzenleme becerilerini olumlu yönde etkilemektedir. Anne babalar gün içinde yaşadığı pozitif veya negatif yaşantılarını detaya girmeden çocuklarıyla paylaşabilirler. "Bugün çok yoğun ve stresli geçti". "trafik çok yoğun olduğu için çok bunaldım", "Bugün Ahmet amcanla kahve içtik, çok uzun zamandır görmemiştim çok mutlu oldum" gibi duygu içeren paylaşımlar çocukların duyguları tanımalarına ve duygularla nasıl ilişki kuracaklarını öğrenmelerine yardımcı olacaktır.

Çocuklar doğduğunda tamamen içgüdüsel olarak anne-babalar çocukların organlarını etiketlerler. Çocuğun burnunu gösterip "bak bu burun", ağzını gösterip "bu ağız" gibi. Çocukların bedenlerini kabul edebilmeleri ve sağlıklı bir kimlik oluşturabilmeleri için oldukça önemli olan bu etiketlemeler duygusal düzlemde de yapılmalıdır. Örneğin, heyecanlanırsam içim pır pır eder, öfkelenirsem yüzüm kızarır. Çocuk o duygunun ipuçlarını öğrendikten sonra çalışılması gereken, o duygu geldiğinde kullanması gereken stratejiyi belirlemek. Duygularını sözel olarak uygun şekilde ifade edebilen çocukların daha az davranış sorunları gösterdikleri bilinmektedir.  Çocuk bir şeye öfkelendiğinde "çok kızdım" ifadesini kullanabildiğinde öfke patlamaları-ağlama krizleri yaşama olasılığı daha düşük olur. Duygu regülasyonu kendi kendimize "dur, sakin ol" dememizi sağlayan içsel konuşmamız ve buna bağlı olarak davranışlarımızdır.

Çocuğun duygularını düzenleyebilmesi için yardımcı diğer yöntemler şunlardır;

1- Fiziksel temasta bulunun

  • Sarılın
  • Hafifçe sallayın. Bir battaniyeye sarıp ona ninni söyleyerek sallayabilirsiniz.
  • Hafif sakin bir müzik açabilir ya da sizin ses tonunuzdan sakince dinleyebileceği bir ninni ya da şarkı söyleyebilirsiniz.
  • Yataktayken birlikte temas halinde olacağınız tatlı bir boğuşma, gıdıklama zamanları yaratabilirsiniz.

2- Duygularını ifade etmesine izin verin

  • "Arkadaşı elinden oyuncağını aldığı zaman ''Çok üzgünsün'', ''Arkadaşının oyuncağını seninle paylaşmaması seni biraz üzdü." diyebilirsiniz. Bir arkadaşı elinden oyuncağını aldığında çocuğunuzu ne hissettiğini söylemesi ve uygun şekilde tepki vermesi için onu cesaretlendirin.

3- Fiziksel egzersiz yapmasını sağlayın Çocuğunuzun yürümesini, koşmasını ya da zıplamasını sağlayabilirsiniz. Hareket etmek duygularını düzenlemesine yardımcı olacaktır.

4- Bir bardak su içmesini sağlayarak sakinleşmesini sağlayabilirsiniz.

5- Çocuğunuza derin nefes almasını ve/veya 1'den 10'a kadar içinden saymasını ve sakinleştiğinde konuşabileceğini öğretebilirsiniz.

Rehber Öğretmen Dr. Fatih Usta

 

Paylaş Facebook  Paylaş twitter  Paylaş google  Paylaş linkedin
Yayın: 02.05.2020 - Güncelleme: 02.05.2020 01:06 - Görüntülenme: 4511
  Beğen | 3  kişi beğendi