Türkiye'de İngilizce Öğrenimi ve Öğretimi

Dil öğrenimi tüm dünyada ders müfredatlarında zorunlu olan bir disiplindir. Her ne kadar İngilizce evrensel dil olsa da ikinci ve üçüncü diller de ülkelerin coğrafi konumlarına, jeopolitik ve siyasi duruşlarına göre de öğrenilmekte ve öğretilmektedir. Ülkemizde de geçmişten beri yabancı dile, özellikle de İngilizceye çok önem verilmektedir. Milli Eğitim Bakanlığı da öğrencilerin İngilizce seviyesini daha iyi bir hale getirebilmek için zorunlu İngilizce öğrenimini ilkokul 2. Sınıfa kadar düşürmüştür. Bununla birlikte gelişen teknoloji dijitalleşme çağı sayesinde her türlü bilgiye olduğu gibi İngilizce kaynak ve materyallere de erişmek son derece basit ve hızlı bir hal almıştır. Globalleşen dünyada insanların diğer ülke insanlarıyla turizm veya ticaret sebebiyle daha sık bir araya gelmelerinden dolayı da yaşanılan etkileşime ayak uydurabilmek için İngilizceye duyulan istek, ilgi ve ihtiyaç daha da artmıştır. Bütün bu olumlu koşullara rağmen ülkemizde İngilizce öğrenme seviyesi maalesef ki hala yeterli düzeyde değildir. Yapılan araştırmalara göre bu konuda listenin son sıralarında yer almamız gerçekten çok üzücü. Akademik eğitim, dil sınavları, iş için yeterlilik belgesi gibi sebeplerden dolayı İngilizce öğrenimine senelik beş yüz milyon TL ye yakın bir para harcanmasına rağmen 88 ülke arasında 77. sırada olmamızın sebebi nedir? Bu sorunun belki de onlarca cevabı vardır. Bir İngilizce öğretmeni olarak bu cevapları 3 madde altında toplamak istiyorum.

1. Ana dilimiz olan Türkçenin öğrenmeye çalıştığımız hedef dil ile aynı dil grubunda olmaması ve cümle yapılarının farklı olması.

2.  İngilizcenin öğrenilmesi zorunlu bir ders gibi görülmesi, sadece iletişim kurmak için gerekli bir lisan olduğunun unutulması.

          3. İngilizceyi öğrenmeye çalışan kişilerin dile yeteri kadar maruz kalmaması.

Dilimizin gramer yapısı İngilizce ve diğer Avrupa dilleri ile farklılık gösterdiği için cümle yazmada veya konuşmada yaşanılan zorluk dil öğrenmeye çalışan kişiler için kaygı sebebi olmaktadır. Bu durumun düzeltilmesi için hata yapmanın, yanlış söylemenin eksik telaffuzun öğrenme sürecinde çok normal olduğu öğrenen kişiye anlatılmalıdır. Özellikle İngilizce ile yeni tanışan öğrencilere İngilizcenin bir ders olmaktan çok yaşam boyu kullanacağımız iletişim kurmakta bize kolaylık sağlayacak bir araç olduğu öğretilmelidir. Her ne kadar zorunlu İngilizce öğretimi ilkokul 2. Sınıfa kadar indirilmiş olsa da haftalık 2 saat dersin okul ile sınırlı kalması öğrencilerin bu dile yeteri kadar maruz kalmamasına sebep olmaktadır. Bu durumda da ev içerisinde anne baba hatta abla ve abilere de büyük bir görev düşmektedir. 7-12 yaş aralığındaki çocukların görerek duyarak ve oynayarak öğrendiğini göz önüne alırsak, basit hikayeler okumalarının, İngilizce çizgi film izlemelerinin ve tüm gün boyunca olmasa da belirli sürelerde küçük İngilizce diyaloglar kurmalarının dile olan yatkınlıklarının gelişiminde önemli bir rol oynayacağını düşünüyorum. Ayrıca sadece ders kitaplarında geçen kelimeler değil de günlük hayatta kullanılabilecek kelime ve kalıpların ezberlemeden tekrar ederek öğrenilmesi de büyük katkı sağlayacaktır. İçinden geçtiğimiz sıkıntılı süreçte tüm bunları uygulayabilecek imkan ve vaktimizin olduğunu düşünüyorum. Her gün yapılacak yarım saatlik bir çalışma, etkinlik, diyalog, dinlenecek müzik, izlenecek çizgi film, vb uygulamalar göreceksiniz ki kısa sürede etkisini gösterecektir. Tüm 50. yıl Ahmet Merter İlkokulu camiasına sağlıklı günler dileklerimle; STAY HOME BE SAFE.

İngilizce Öğretmeni Özgür Şahin